Claire Fontaine
2004’te kurulan sanatçı kolektifi/ Fransa, Paris’te bulunuyor
Jens Hoffmann (JH): Claire Fontaine ile Felix Gonzalez-Torres’in yapıtları arasında pek çok ortak nokta görüyorum. Radikal siyasi fikirleri yaymak için minimal bir estetik ifade biçiminin kullanımı gibi.
Claire Fontaine (CF): Görsel ve kavramsal düzeylerde metafor ve anıştırma kullanımlarının ortak olduğu söylenebilir. Rahatsızlık verici şeyleri, yani tabuları, siyasi meseleleri, yanlış anlaşılmalara yol açmaksızın doğrudan değinilmesi imkansız konuları içerip evcilleştiren minimal estetik biçimler anlamına gelebilir bu.
JH: Gonzalez-Torres’in lirik yaklaşımı görünürde kişisel mesele ve çatışmaları daha erişilebilir, evrensel konulara tercüme etmeye yönelik bir araçtı. Peki Claire yapıtını sanat dünyasının ayrıcalıklı sınırlarının ötesindeki izleyiciler için nasıl anlamlı ve erişilebilir kılıyor?
CF: Bizimle aynı duyarlılığa sahip ve sanat dünyasının dışında olan insanların yapıtlarımıza ilişkin görüntüleri ve bazı metinlerimizi fanzin ve fotokopi olarak çoğaltması ilginç bir olay. Yapıtın biz olmadan, bizim eşlik ve denetimimizden bağımsız şekilde yolculuk edebiliyor olmasından çok mutluyuz.
JH: Claire’in siyasi açıdan nerede durduğunu merak ediyorum. Onu hep Jean-Luc Godard’ın Çinli Kız (La Chinoise) filminde yer alan Véronique karakteri gibi, bir elinde tuğla, bir elinde de Komünist Manifesto, barikatlarda daima en ön sırada yer alan militan bir Marksist olarak hayal ettim.
CF: Açıkça söylemek gerekirse, Claire kurmaca bir karakter değil, ortak bir işbirliği alanına verdiğimiz isim. Siyasi tavrımızın teatral bir boyutu da bulunmuyor. Yaptığımız şey konusunda gayet ciddiyiz. Siyasi görüşlerimiz elbette sanat yapıtlarımızda yalnızca kısmenyansıtılıyor. Güncel sanat alanında çalışmak bize, olabilecek en özgürlükçü ortamda bile, siyasal eylemcilik çerçevesinde vatandaşlık hakkı bulunmayan mesele ve duyguları araştırma olanağı veriyor. Dolayısıyla yaptığımız şey kesinlikle kışkırtıcı propaganda değil.
JH: Claire’in siyasi görüşü teatral olmayabilir, fakat yapıtlarında teatral bir boyut şüphesiz mevcut, bir şekilde mizahi ve ironik bir boyut bence.
CF: Sergilenen görsel bir yapıtta teatral bir boyut bulunması kaçınılmazdır. Geçmişte heykellerimizin “performans sergilediğini” söylemiştiniz. O zamandan beri düşündük ve doğru gözüküyor olsa da bunun nasıl olduğunu pek de açıklayamıyoruz.
JH: Yapıtlarınızdan biri, Guy Debord’un Performans Toplumu adlı kitabının kapağına sarılı bir tuğladan oluşuyor. Performans sergileme potansiyeliyle dolu gibi duruyor.
CF: Tuğla bir uyarıdır, etrafına bir mesaj sarılmış şekilde pencerenizden içeri atılan bir şeydir. İşte biz de bu şiddet dolu işlemi alıntılıyoruz. Kitabın asıl metni heykelde mevcut değil, dolayısıyla onu alan kişinin uyarıyı okumak için kitabı başka yerlerde araması gerekiyor. Tuğlanın pürüzlü yüzeyiyle arşivlenebilir fotoğraf kağıdının zorlama buluşması da epey ilginç. Bu iki yüzey aslında bir araya gelmek istemez; dolayısıyla birinin onları lastik bant veya yapıştırıcıyla buna zorlaması gerekir.