Wael Shawky
1971’de Mısır, İskenderiye’de doğdu / Mısır, İskenderiye’de yaşıyor
Adriano Pedrosa (AP): Bana Haçlı Seferleri Kabaresi: Korku Gösterisi Dosyası (2010) başlıklı çalışmanızdan bahseder misiniz?
Wael Shawky (WS): Film, dört yıllık bir sürece (1096-99) yayılan ve daha sonraki tarihi gelişmelerde önemli bir rol oynayan, Arap dünyasını ve Batı ile ilişkisini derinden sarsan olayları takip ederek Haçlı Seferleri tarihine bir yorum getiriyor. Dini yaptırımlarla oluşturulan askeri seferlerin sebep ve sonuç ilişkilerini, işgalle yüzleşmiş insanların gözünden kurgulanan olayların imgelere dönüştürülmesi yoluyla aktarıyor. Haçlı Seferleri’nin ilk zamanlarına zemin oluşturan Ortadoğu ve Avrupa mekanlarını tam bir doğrulukla tasvir ediyor.
AP: Peki neden kukla kullanıyorsunuz?
WS: Bu olayları canlandırmak için Torino’daki Lupi koleksiyonunda yer alan 200 yıllık, ifade gücü yüksek kuklalar kullanıldı. Olaylara getirilecek çağdaş ve uluslararası bir yorum için bu yerel Piyemonte geleneğinin şaheserleri biçilmiş kaftan. Kuklalar, gözle görülür iplerle oynatılıyor ve çatışmalar sırasında Avrupalı Hıristiyan askerlerin ve Müslüman askerlerin giymiş olduğu kıyafetleri taşıyorlar. Konu tarihi belge ve olgulara dayanıyor olsa da, ortaya çıkan şey, dram ve alaycılığı birleştiren gerçeküstü ve efsanevi bir atmosfer; anlatılan bu olaylar uzun zaman önce yaşanmış olsa da güncel olaylara bu kadar benzeyebilir. Kuklaların ipleri açıkça hükmetme fikrine gönderme yapıyor. Çalışma bir yandan da tarihin yazım biçimi ve çarpıtılmasını da eleştiriyor.
AP: İlham kaynağı nedir?
WS: Başlıca ilham kaynağı, Amin Maalouf’un 1986’da, bugün nükseden nefretten çok uzun zaman önce yazdığı Arapların Gözünden Haçlı Seferleri. Fransa’da yaşayan bir Lübnanlı olarak Maalouf, geniş kabul görmüş Avrupa kaynaklarının yanı sıra, çoğu Avrupa’da hiçbir zaman dikkate alınmamış olan Arap tarihçilerin yazdığı belgeleri ele alarak Haçlı Seferleri tarihini inceliyor. Ortaya çıkan tarihi resim çok güçlü ve dengeli olduğu gibi, bir yandan da tarafsız ve siyasi. Kitap, müphem dini duygular adına gerçekleştirilen tarihteki işkenceler hakkında ipuçları vermekle beraber, daha nesnel bir bakışla, bütün bunların karmaşık sosyoekonomik sebeplere dayandığına parmak basıyor; bu sebeplerin de en başında, MÖ 541 ve 543 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun topraklarını kasıp kavuran veba salgınının yarattığı sefalet ve umutsuzluğa verilen tepki geliyor. Haçlı Seferleri’ni Tanrı adına Kudüs’ü kurtarma amacı güden şanlı bir yarış olarak görmeye şartlanmış olduğumuzdan, gerçekte yaşanan olaylar bizi şaşkınlığa düşürebilir. Amaç Kutsal Mezar’ı kurtarmak değil, daha önceleri Roma İmparatorluğu’na dahil olan ve Katolik Kilisesi’nin yüzyıllarca kontrolü altına almaya çalıştığı toprakları fethetmekti. Zar zor ayakta duran Avrupa’nın oradaki insanları ve ekonomik kaynakları eline geçirmesi hedefleniyordu.