görsel | metin

Özlem Günyol & Mustafa Kunt
1977’de Türkiye, Ankara’da doğdu; 1978’de Türkiye, Ankara’da doğdu / Almanya, Frankfurt’ta yaşıyorlar

Jens Hoffmann (JH): İşbirliği yapmaya nasıl başladığınızı anlatabilir misiniz?

Özlem Günyol & Mustafa Kunt (ÖG & MK): Başlangıçta bireysel projelerimiz hakkında karşılıklı konuşuyorduk. Zaman içinde bu konuşmalar tartışmalara dönüşmeye başladı. Sonra 2003’te bireysel sanatçılar olarak bir yapıt için Frankfurt’taki bir galeriye davet edildik. Mekan, mekanın şartları ve o mekandaki varlığımızın anlamı üzerine yaptığımız konuşmalar bir projeye dönüştü. Ardından gelen iki yıl boyunca bireysel çalışmalarımıza devam ettik. 2005 yılında Kosova’daki The Exit ve Frankfurt’taki Städelschule arasında gerçekleşen Academy Remix projesi sırasında yaptığımız yoğun tartışmalar sonucunda iki yeni ortak çalışma ürettik. Aynı yıl, hem sanatçı hem de bir çift olarak durumumuzu yansıtan bir de video çalışması yaptık. Zaman geçtikçe birbirimizin projelerini üretim sırasında ve hatta öncesinde tartışmaya başladık. Bir süre sonra fikrin ya da çözümün kime ait olduğu gitgide bulanıklaşmaya başladı. Çoktan beraber çalışmaya başlamıştık. Kendi kendine gelişen bir süreçti.

JH: Eğitiminizden biraz bahsedebilir misiniz? Nerede ve ne okudunuz?

ÖG: İkimiz de Ankara Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü’ndeniz. Hacettepe o zamanlar oldukça klasik bir anlayışa sahipti. Okulu bitirmeden hemen önce başka okullar aramaya başladık. Frankfurt’taki Städelschule’yi bu sırada bulduk. Ben, Ayşe Erkmen ile disiplinlerarası sanat okurken, Mustafa da Wolfgang Tillmans ile özgür sanat üzerine çalıştı. Mustafa bir yandan Almanya’da Mainz’da bulunan Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Ansgar Nierhoff ile heykel üzerine çalışıyordu, ama oradaki eğitimini tamamlamadı.

JH: 2009 tarihli Bitmeyen Karalama adlı çalışmanızla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

ÖG & MK: Bitmeyen Karalama içinde kara mizah barındırıyor. Bu çalışma için dünyadaki tüm ülkelerin sınır çizgileri A4 boyutunda kağıtlara tam sayfa olarak basıldı. Böylece Lüksemburg gibi alanı küçük ülkelerle Kanada ya da Çin gibi büyük ülkeler eşitlenmiş oldu. Tüm bu görüntüler şeffaf kağıtlara çizildi, taranarak bilgisayara geçirildi ve daha sonra duvara yansıtılarak üst üste çizildi. Ortaya çıkan sonuç iç içe geçerek dokunmuş yuvarlak bir dünya, amaçsız bir karalama gibi görünen, ama eksiksiz bir şekilde çizilmiş ülke sınırlarından oluşan bir “küre”. Bu aynı zamanda bir üçlemenin de parçası: Bayrak-lar, Bitmeyen Karalama ve Uğultu. Bu üçleme dünyadaki tüm ulusal bayrakları (Bayrak-lar), dünyadaki tüm ulusal sınırları (Bitmeyen Karalama) ve dünyadaki tüm ulusal marşları (Uğultu) içinde barındırıyor. Bu üç çalışmanın yapım teknikleri her ne kadar birbirinden farklı da olsa (mürekkep püskürtmeli baskı, çizim, mültimedya ses yerleştirmesi), yapım süreçlerinde benzer metotlar kullanıldı. Bu çalışmalarla ülkelerin bayraklarını, sınırlarını ve milli marşlarını bir arada sunarak anlamlarını kaybettiriyoruz.